Home > > Blossom Goodchild - November 24, 2011

November 24, 2011 Thrive

Bir kez daha günaydın. Dışarıdaki... yukarıdaki... herhangi bir yerdeki arkadaşlarım. Son bir kaç haftadır biraz kafam karışık. Devam eden iletişimimizi göz önüne aldığımızda yalnızca endişeli olduğumu söylersem dürüst olmuş olurum. Konuştuğum şeylere bakarak, kendimi çocukça ya da saygısız olarak düşünmüyorum. Ancak bazı şeyleri daha açık hale getirmeye ihtiyacımız var. Bu yılın sonuna yalnızca 5 haftamız var… bana eski kafalı diyebilirsiniz… dünyadaki biri diğerine söz verdiği zaman yerine getirmesi kibarlık olarak kabul edilir. Ama yerine getirmezse, söz verilen taraf verilen söze ve sözü verene karşı inancını yitirmeye başlar.

Benim GERÇEKLİĞİMDE... HİSSEDİYORUM Kİ sizin elçiniz olma görevimi yerine getirebilmek için elimden gelenin en iyisini yaptığımı düşünüyorum. Bunu yaparken hem onurlu hem ayrıcalıklı hissettim ve şüphe duymadan, öğretilerinizin kendi yaşam yolumda bana çok yardımcı olduğunu gördüm. Sizi ne görüyor ne duyuyorum, telepatik olarak iletişim kuruyoruz… ve arkadaşlığımız ve güvenimiz konuşmaya başladığımız 6 aydan beri derinleşerek arttı.

Hangi konuda konuştuğumu BİLDİĞİNİZİ BİLİYORUM. Birçoğu “bırak gitsin” diyebilir. Ancak bunu takip etmenin görevim olduğunu hissediyorum. Birkaç kez gökyüzünde "Işık Sütunları/Dalgaları"nın görüneceğini söylediniz. Bu sütunlar/dalgalar çok fazla bilgi ve enerji içerecek ve inkar edilemez şekilde görünür olacaklar dediniz. Ayrıca bu yıl bitmeden bunun gerçekleşeceğini de söylediniz. Evet, hala 5 haftamız var ve görünebilirler. Bu ne kadar iyi olurdu?

Bu şeyi gözlerimle görmeliyim ve öyle de olması gerekiyor… aksi takdirde konuşmalarımıza devam etmeyi çok zor buluyorum. Kesinlikle durmak istemiyorum. Niye isteyeyim ki? Sizinle temas halinde olmaktan çok keyif alıyorum ve biliyorum ki sevginizle birçok kalbe ulaştınız. Ama bulunduğum yerden bir çizgi çekilmesi gerekiyor. Geldiğim noktayı anlıyor musunuz merak ediyorum. Veya ya da sizin olduğunuz yerden, çok farklı bir şekilde mi görüyorsunuz ? Benim bakış açımdan bu benim için, siz ve sizin yayacağınızı söylediğiniz, yaydığınız kelimelerinizi okuyan biri için bu çok önemli. Aksi halde, bunları söylemenin ne anlamı var?

Söylediğiniz çoğu şey bizim ayaklarımızı yerden kesti. Harika bir biçimde faydalandık. Ama yine de 'ışık sütunları/dalgaları' gibi şeyleri göz önünde bulundurduğumuzda, şimdi size soruyorum: Söylediğiniz şekilde, 2011 yılı bitmeden bize görünecekler mi ya da görünmeyecekler mi? Sizi ne kadar çok sevdiğimi biliyorsunuz. Eğer burada elçiniz olmam konusunda anlaşmışsak, o zaman bu konuyu halletmemiz gerekiyor. Sıra sizde…

Yıllardır seyirci gözüyle sizden çok fazla şey istedik. Kalbiniz karamsar olduğu zaman bile, bizimle şevkli, heyecanlı toplantılar yaptınız. Sizinle olmak için ...biz de çok fedakârlıklar yapmak zorunda kaldık.

Hangi yönden?

İstemediğimiz halde acılara katlandığınızı izlemek zorunda kaldık. Biz doğruların ve GERÇEĞİN içinde oldukça, bizim doğrularımızın ve GERÇEĞİMİZİ size de sunmak için can attık. Ve bu GERÇEĞİ BAHŞEDENLER olarak bilinmeyi istememizdeki “tek yol”umuzdur. Ve ancak, belirsiz bir yerden gelmiş olsak bile… Sizin söylediğiniz gibi, parmağımızın ucuyla, dünya gezegeninde yaşayan sizlerin güvenliğini sağlamak zorundayız. Bu bizim ne dersek diyelim birinci önceliğimizdir… Ne pahasına olursa olsun, bize nasıl görünürse görünsün…

Size önerdiğimiz şey Sevgi ve GERÇEK hakkında bildiğimiz şeydir. Saklı bir gündemimiz yok. Biz sadece sevginin en saf şekliyle dünyanızı değiştirmeye yardım etmek istiyoruz... gezegeninizi uzun yıllardır ikamet ettiğinize kıyasla farklı bir yere, farklı bir gezegene döndürmek için.

Benim-bizim hissettiğimiz de bu. İnkar etmediğim bir gerçek. Bu benim ikilemim. Görmüyor musunuz? Paylaştığınız her şey... sunduğunuz her şey bize çok şey öğretti, kendimiz hakkında. Kim olduğumuzu anlamamıza yardımlarınız sayesinde, kendimize umut verebildik. Bana göre madalyonun bu yüzü tartışılmaz. Diyebilirim ki, size koşulsuz bir sevgi besliyorum. Size sorduğum şey bu sütunlar/dalgalar hakkındadır. EĞER GÖRÜNECEKLERSE gelecek yıl iletişimimizi devam ettirme konusunda bir problemimiz olmayacak. Ama görünmezlerse sağlam bir neden bekliyorum sizden. Sizi baltalamaya çalışmıyorum. Oyun oynamıyorum... Bu sadece benim için ÇOK ÖNEMLİ. Şunu sorayım.. Sorduğum şeyi neden sorduğumu anlıyor musunuz?

Bir dereceye kadar. Yine de biz kendimizi yalnızca sizin esenliğinizi düşünen varlıklar olarak görüyoruz. Zaman faktörü “zamansız” olan bizim dünyamızda çok önemli bir yere sahip değil.

Gerçek şu ki “zaman faktörü” bizim dünyamızda ÖNEMLİ bir yere sahip... özellikle belirli bir “zaman diliminde” gerçekleşeceğine söz verilmiş şeyler için. Belki de bu kablolarımızın kesiştiği yer. Anlamadığım şey şu... bu sütünlar herhangi bir zaman diliminde görünecek deseydiniz sorun yoktu... ama bu yıl bitmeden dediniz. Bunun BİZİM için yarattığı BÜYÜK farkı görüyor musunuz? Burada oturmuş bekliyoruz. EVET BİLİYORUM Kİ BURADA OLMAK İÇİN GÖNÜLLÜ OLDUK ama... bu neler olduğunu BİLDİĞİMİZ anlamına gelmiyor. Bu yüzden... tekrar soruyorum... Bu “ışık şovunu” bu yıl bitmeden yapmak gibi bir planınız var mı?

Hayır.

Teşekkür ederim! Direkt bir soruya direkt bir cevap aldığım için. Peki ne oldu? Ne değişti?

Zaman çizgilerinin formatı değişti. Bu bakımdan... nasıl açıklayabiliriz?

Size elimden gelen her türlü yardımı yapacağım. İnsan formunda bir varlık olduğum için bu şeylerin birçoğunu anlamama ne yardımı olur bilmem.

İNSAN formunun dışında bir düşünce verilir ve her şey anlaşılır. Ancak bizim şu anda uğraştığımız bu değil. Bırakın size verebildiğimizi verelim.

Dünyanızdaki zamanı siz yarattınız. Onunla yaşadınız. Saatin söylediği şeye karşılık verdiniz. Eğer “uyuma zamanınızsa”... uyuyorsunuz. “Yemek zamanınızsa”... yemek yiyorsunuz. vs.vs. Ancak bu “zamanlar” konusunda esnek olabilirsiniz. Her zaman saat tam 9’da yatağa girmek zorunda değilsiniz. Her zaman öğlen yemek zorunda değilsiniz. Bunu istiyor olabilirsiniz ...ama "koşullar" bunu imkânsız kılıyor. Şimdi sizden daha geniş boyutta bir "zaman çerçevesi" düşünmenizi istiyoruz. Biz günde 24 saat çalışmıyoruz. 24.000 veya daha fazla yıldır çalışıyoruz. Dolayısıyla planladığımız şeyler, diğer zaman anlayışlarını işin içine kattığınızda, tam zamanında gerçekleşmiyor.

Size zaman sütunlarından bahsettiğimiz zaman... bu planın sizin dünyanızın zaman çerçevesinin haftaları ve ayları içinde OLABİLECEĞİ idi.

Öyleyse ne yola çıkıp engel oldu? Ooh hayır.. Sanırım cevabın "siz yaptınız" olduğunu hissediyorum.

Senin anladığın şekilde değil. Bunu hemen kişisel olarak almadın değil mi Blossom?

Evet aldım. Ne saçma bir şey bu!! O zaman doğrudan şu gerçeğe geleyim ki hiç birimizin O’nların gelmeyişinin bir sebebi veya yoldaki bir engel olmasını istemedim.

Olaylara sizden ne kadar farklı bakıyoruz. Doğrudan suçlama moduna geçtin. Biz suç bilmeyiz. O bizim olaylar “programımızda” bulunmuyor. Kimse suçlanacak değildir. “Önünde engel oldunuz” derken... başka bir bakış açısından yaklaşalım mı?

BİLİYORUZ Kİ bir gün... SİZİN ZAMANINIZDA... bize "ah şimdi anladık" diyeceksiniz. O güne kadar biz size yardıma devam edeceğiz. Yapabileceğimiz her ne yardım varsa. Ama yine de belirtmeliyiz ki... BİZ TANRI DEĞİLİZ. Biz Kutsal Işığın elçileriyiz. İlahi planın kontrolünde BİZ değil SİZ varsınız. İşin bu bölümünde size güvenildi. Gezegen sistemlerinin değişimi, sistemin değişmesi gerektiği şekilde olmaktadır. SİZ... her biriniz... içinizin derinliklerinde talimatları biliyorsunuz. Buraya ne yapmak için geldiğinizi BİLİYORSUNUZ. Bunları bizim size söylememize gerek yok... Ama yine de bunları hatırlamanıza yardımcı olmamız konusunda anlaşma yapıldı.

Her birinizin... bireysel olarak ... bu GERÇEĞİ hatırlaması... buraya gelip yapmayı kabul ettiğiniz değişimdir.

BU DEĞİŞİMİ YAPMAYI SEÇTİĞİNİZ zamanda... tekil bireyler olarak... BİR gibi çalışmak... düşünceden varoluşa giden bütünleşik bir realite oluşturur. Size bahsettiğimiz bu "Işık Sütunları" düşünce olarak düşünüldü. Sizin "zaman çerçevenizde 2011 yılında" gerçeklik olabilecek kadar güçlü bir düşünce. SİZİN bu gerçekliği getirmenin eşiğinde olduğunuzu söyleyebiliriz.

Seçme özgürlüğü yasadır. Bunu kurcalayanlar çiğnenmeyecek olan kanunları çiğnemekteler.

Oturup bir film izlediğinizde.. Ekranda size sunulan hikayenin içine girersiniz. İçine çekilirsiniz. Gerçek ya da kurgu öykünün içine girersiniz... Konuşmalara daldığınız anda... onun bir parçası olursunuz. O zaman diliminde, başka herşey solar gider ve önemini yitirir.

Yinede sunulan şeyi bir kalıp gibi, öylece alırsınız. İçine daldığınızda, filmin bir gerçeklik olarak meydana geldiği ekranın arkasını ne kadar sıklıkla düşünürsünüz?

Bazı sahnelerde gerçek olarak düşünebildiğiniz şey, gerçekte sadece kuklacılıktır. Birinin hisli bir şekilde söylediği şeyler aslında ona söylenen ve rol yapması istenen şeylerdir. Yine de... sinemada bunu izleyen kişi olanlardan "etkilenir".

ŞİMDİ neyin gerçek ve neyin gerçek olmadığını GERÇEKTEN HİSSETME zamanıdır. Aranızdan ne kadar çok kişi düşündüklerinizden ne kadarının gerçek, ne kadarının yalan olduğunu ve aranızdan ne kadar çok kişi gerçek sandığının öyle olmadığını fark edip uyanırsa; daha çoğunuz IŞIK SÜTUNLARI diye bahsettiğimiz GERÇEKLER için “zemin” hazırlarsınız. Düğmeye düşündüğünüz gibi BİZ değil... SİZİN basmanız gerekiyor. Daha ve daha çoğunuz... gün geçtikçe bu Işık Sütunlarını kendiniz yarattığınızı fark ediyorsunuz. Çok uzun zaman önce... onları şimdi görünmesi için bir zaman dilimine koydunuz. Ama yeteri kadar kişi anlayana kadar, bilgiyi elinde tutan bu sütunları yönlendirecek enerjiyi yaratamazsınız. ORAYA SİZ KOYDUNUZ!! SİZ ŞİMDİ ihtiyacınız olabileceğini tahmin ederek çok önce bu bilgileri yaratım düşüncenize koydunuz.

Bu kavramı anlıyor musunuz çok sevgili arkadaşlarım? Siz daha dünyanın deneme zamanlarından önce onları oraya koydunuz... ŞİMDİ, o zamanlardan almak için... Işık Sütunlarını siz gönderdiniz. Tarafınızca hemen ŞİMDİLERDE alınmak için hazırlar.

Yalnızca ancak yeteri kadarınız "o sütunları gönderdiğiniz yerden tekrar kendi gerçekliğinize getirmek gerektiğini" hatırladığında size görünecekler.

Piuuv! Tekrar okuduğumda... oralarda bir yerlerde cevabımın olduğunu biliyorum... ve bunların arasında bu konu hakkında DAHA İYİ hissediyorum. Ama yine de hepsini tekrar okuyup iyice kavramam gerekiyor. Bu konuyu aydınlattığınız için teşekkürler arkadaşlarım. Bu yıl hızlıca bitmeye yaklaşırken bu konu aklımdaydı ve yeni yıla bir "hoşçakal" ile başlamak istemiyordum.

SİZİ SEVİYORUM. Sizi bizim gerçekliğimiz olarak BİLENLERİMİZ ruh arkadaşlarımız olduğunuz için şükran duyuyorlar. Şimdi harika bir gündesiniz, duyuyor musunuz?

Sevgi ve teşekkürlerle.


Website: Blossom Goodchild


< previous message | next message >


Share |


Blossom spends a great deal of her waking hours responding to emails .... all of which is given from the heart.
Any financial assistance to keep her channellings, newsletters etc freely available for everyone is very  much appreciated.
Would you like to comment on this message? Visit our forum! If you're the first to comment, feel free to click "New Thread" (after making sure that you're registered and logged in of course) and copy this channeling there.

If you would like to subscribe to Blossom Goodchild's mailing list and receive her channelings directly, you can do this here (right upper corner).

Thrive